Kısa bir süre sonra Cumhuriyetimiz’ in 100.Yıldönümünükutlayacağız. Bu etkinliklere hazırlanırken, bizi Cumhuriyeti ilan etmeye götüren süreçteki en önemli tarihi olaylardan biri kuşkusuz, işgal altındaki topraklarımızda Ağustos’un 26’sını 27’sine bağlayan gece başlatılan ve 30 Ağustos 1922 tarihinde başarıyla sonuçlanan ”Başkomutanlık Meydan Muharebesi”olarak da bilinen Büyük Taarruz ve arkasından elde kazanılan büyük zaferdir.
1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak türlü bahanelerle Anadolu’yu işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden alınan Türk milleti, zor durumda bırakılmaya çalışılıyordu.
İşgal günlerinde, İtilaf donanması İstanbul’a, Fransızlar Adana, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon’a, İtalyanlar, Antalya ve Anadolu’nun güneybatısına yerleşti.
15 Mayıs 1919’da İtilaf devletlerinin izniyle Yunan Ordusu İzmir’e çıkarma yaptı.
Bu durum karşısında Türk milleti, tarih boyunca gösterdiği “millet olma bilinci” içerisinde işgallere karşı Kuvayı Milliye Hareketini başlattı. İki seçenek vardı, ya işgal güçlerine teslim olunacak ya da yıkılan yakılan bir ülke yeniden ayağa kalkacak ve küllerinden doğacaktı.
İşgalci kuvvetlerin sınır dışı edilmesi için kesin ve son hamle olan Büyük Taarruz kararı Büyük Millet Meclisi’nin 20 Temmuz 1922 oturumunda 4’üncü kez Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Atatürk tarafından alınmıştır.
30 Ağustos zaferi sadece bir askeri zafer olarak görülmemelidir. Bu zaferle birlikte ülkemiz üzerinde emperyalist emellerini gerçekleştirmek üzere Mondros Mütarekesi ve ardından imzalatılan Sevr Antlaşması ile ülketopraklarının işgali ve parçalanıp paylaşılmasını hedefleyen tüm beklenti ve fiili durumlara rest çekilmiş ve Misakı Milli ile belirlenen sınırlar içinde düşmanın hiçbir istek ve beklentisine izin verilmeyeceği dosta düşmana ilan edilmiştir. Nitekim arkasından gelen süreçte imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile de bu düşünce, işgalci kuvvetler de dâhil olmak üzere yedi düvele kabul ve tarihe de tescil ettirilmiştir.
Bu zaferden sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti bölgesinde ve dünyada en saygın ülkelerden biri olarak bir asırdan beri varlığını ve bağımsızlığını sürdürmektedir.
Bu süreçte yaşadığımız olumlu gelişmeler ve yanında özellikle son yıllardaki karşılaşılan ekonomik, siyasal ve sosyal sorunlar bizleri karamsarlığa ve umutsuzluğa itmemelidir.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nızın 101. Yıldönümü Kutluolsun.
Büyük Atatürk’ün dediği gibi,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.
M. Doğan HATİPOĞLU
E. Vali
Müdafaa-i Hukuk Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı
Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.