YÜZ YIL ÖNCE YÜZ YIL SONRA

İKİNCİ YÜZYILIN İKTİSAT KONGRESİ

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat kongresi, Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı bileşenlerini oluşturan siyasi partilerin temsilcileri ve çok sayıda davetlinin de katıldığı törenle 19 Mart 2023 Pazar günü İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde başladı.

Bazı televizyonlardan canlı yayınlanan açılış töreninde yapılan konuşmaları dikkat çekiciydi. Ev sahibi olarak İzmir büyükşehir belediye başkanı Tunç SOYER, “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, Türkiye’nin içinden geçtiği bu kritik anlarda Millet İttifakı’nın attığı tarihi adımlara İzmir’den yaptığımız gönülden bir katkıdır. Katkımızın içinde binlerce işçinin, çiftçinin, iş insanının alın terini ve ruhunu koyduk. Yüzlerce uzmanın birikimini koyduk. Umarım kabul buyurursunuz. Artık çok iyi biliyoruz; Bir şey değişecek, her şey değişecek” sözleriyle açılış törenini başlattı.

Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaraoğlu’nun konuşmasının ardından sırayla, Deva Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisi yetkilileri hem Birinci İzmir İktisat kongresinin anlam ve önemine,  hem parti programlarına ve altılı ittifak olarak hazırladıkları “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” ne göndermelerde bulundular. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında uygulamaya koyacakları ortak ekonomi politikalarını açıkladılar. Bu bağlamda tüm konuşmacılar geçen yüz yıllık süreçte ekonomik çöküntünün belirgin bir şekilde ortaya çıktığı dönem olarak 21 yıldan beri iktidarda bulunan yönetimin son yılları ve özellikle tek adam rejimi sürecine işaret ettiler. Aslında konuşmacılar vurgulamak istediklerini Ortak Politikalar Mutabakat metninin “ÖNSÖZ” ünde yer alan “Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. Toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artmaktadır. Bu krizin en temel sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışıdır.”  İfadesinde somutlaşmaktadır.

Toplantının ilk günkü konuşmaları, halkımızda ekonomik siyasal ve toplumsal gelişmeler karşısında oluşan tepkisel kararlılığın Millet İttifakının yol ve hedef belirlemesinde ne kadar etkili olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim tüm parti başkanları veya temsilcileri ülkemizin içinde bulunduğu durumu ve çözüme ilişkin proje ve programların neler olması gerektiği kavramış bir görüntü verdiler ki bu durum, sorunların çözümü için umut verici bulundu.

YÜZ YIL ÖNCEKİ İZMİR İKTİSAT KONGRESİ

Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresini açış nutkunda ifade ettiği şu sözleri geleceğimizi kurgularken bize yol gösterici ve ışık tutucu niteliktedir.

…“Efendiler, uzun gafletlerle ve derin kayıtsızlık ile geçen asırların iktisadi bünyemizde açtığı yaraları tedavi etmek, tedavi çarelerini aramak ve memleketi mamuriyete, milli bir refaha, saadet ve servete ulaştıracak yolları bulmak için vuku bulacak mesainizin çok kıymetli muvaffkiyetli neticelere kavuşmasını temenni ederim”…

“…Hakikaten Türk tarihi incelenirse, bütün yükseliş ve düşüş sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır…”

”…Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi muzafferiyetler ile taçlandırılmazlarsa, husule gelen zaferler payidar olamaz. Az zamanda söner. Bu itibarla en kuvvetli ve parlak zaferimizin dahi temin edebildiği ve daha edebileceği faydalı semereleri tespit için iktisadiyatımızın, iktisadi hâkimiyetimizin temini ve sağlamlaştırılması ve genişletilmesi lazımdır…”

”…Efendiler. Türkiye İktisat Kongresi, tarihte ilk defa yüksek mevki kazanacak bir kongredir..”.

Toplam 1135 delegenin katıldığı 17 Şubat 1923 tarihli kongrede başta işçiler, çiftçiler, esnaf  ve sanayici olmak toplumun tüm kesimleri temsil edilmiştir. Kongre “Misak-ı İktisadiyi” (Milli Ekonomi İlkesi) kabul etmiş, aşağıdaki kararları almıştır. “Misak-ı İktisadi”nin özü ise ekonomik gelişmemiz ve kalkınmamızın, ulusal bağımsızlığımız içinde sağlanacak olmasıdır. Temel hedef siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da güvenceye kavuşturulmasıdır. Kongrede alınan başlıca kararlar şunlardır.

  • El işçiliği ve küçük işletmeden fabrikalaşmaya geçilmesi,
    • Devletin ekonomik güce kavuşturulması, özel sektör tarafından kurulan teşebbüslerin devletçe desteklenmesi,
    • Özel teşebbüse destek ve kredi sağlayacak iki devlet bankası kurulması,
    • Sanayinin dış rekabete uygun bir bütünlük içinde kurulması, yabancı tekellerden uzak durulması,
    • Demir yollarının kısa sürede yapımına başlanması,
  • İşçilere amele değil işçi denilmesi,
    • İşçilere sendikal haklar tanınması.Anlaşılacağı üzere kongrede bilime ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik duruma uyan çözümler önerilmiştir. “Misak-ı İktisadi”  kendi kaynak ve çabalarımızla kalkınmanın sağlanmasıdır.1920 ile 1933 yılları arasında yeni Türk devletinin ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda kalkınmaya hazırlık yılları olmuştur.1933 – 1938 sürecinde ise Türk sanayisinin planlı kuruluş dönemi başlatılmıştır. 1933’ten sonra devlet, özel teşebbüsün başarısız olduğu alanlara girmiş, devlet eliyle  yeni büyük yatırımlara girişilmiştir.Bu uygulamadan da devletçilik ilkesi doğmuştur. Nitekim 1933 yılında uygulamaya konulan ilk 5 yıllık plan bu görüşler doğrultusunda hazırlanmıştır. I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın ardından hemen II. Beş Yıllık Planı hazırlandıysa da II.Dünya Savaşı’nın araya girmesi ile bu plan uygulanamamıştır.

 

100 YIL ÖCEKİ İZMİR İKTSAT KONGRESİ SONRASINDAKİ KALKINMA HAMLELERİ.

26 Ağustos 1924′te Türkiye İş Bankasının, 19 Nisan 1925′te Türkiye Sanayi ve Maden Bankasının kurulması, 1 Temmuz 1926′da, Kabotaj Kanunu yürürlüğe konulması, 28 Mayıs 1926′da TBMM tarafından Teşvik- Sanayi Kanunu kabulü, 1928 yılında, İktisat Bakanlığının kurulması, 1926 yılında İstatistik Genel Müdürlüğü’nün  kurulması,. demiryollarının yabancılardan satın alınarak millîleştirilmesi ve yeni demiryolları yapımına başlanması, 17 Şubat 1925′te Aşar vergisinin kaldırılması önemli hamlelerdir.. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar gereği, 1926 yılında özel sektöre yönelik Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun (Sanayiyi Özendirme Yasası) kabulü önemli bir adım olarak kabul edilse de, bu kanunun başarılı olmaması nedeniyle sanayileşmenin devlet eliyle yürütülmesine karar verilmiştir.1933 yılında Birinci Beş Yıllık Sanayi Planının hazırlanması, bu dönemde, Sümerbank önderliğinde büyük bir dokuma sanayiinin kurulması önemli gelişmelerdir.
1936 yılında İkinci Beş yıllık Sanayi planı hazırlanması, Maden Tetkik Arama Enstitüsü kurulması. 1937′de Etibank önderliğinde Türkiye’nin ilk demir çelik fabrikası Karabük’te açılması, madencilik, elektrik santralleri, gıda, kimya, deniz ulaşımı, makina sanayi, deri sanayi gibi alanlarda birtakım planlara girişilmesi, bu dönemde ardı ardına uygulamaya konulan kalkınma odaklı projelerdir.

BUGÜNKÜ İKTİSADİ DURUMUMUZUN ÖZET BİR DEĞERLENDİRMESİ.  

Yıllardır kamu sektörü gelirleri, giderlerinin gerisinde kalmış, kamu açıklarına neden olmuştur. Bütçe açıkları ve enflasyonist uygulamalar ülkemizde enflasyonu besleyen temel unsurlar olarak kendini göstermiştir. kamu sektörü önceki açığını finanse etmek için yeni açıklar yaratıcı  kısır döngüye girmiştir. Uzun senelerden beri yürütülen özelleştirme uygulamaları ile, her biri cumhuriyetimizin kazanımları olan fabrikalar, üretim tesisleri limanlar, orman alanları, kamuya ait taşınmazlar birer birer elden çıkarılmış ve geride kalanların büyük bir kısmı ise ya kapatılmış ya da işlevsiz duruma getirilmiştir. İki binli yılların başına kadar, o zamanki devlet yetkililerinin ifadesiyle ülkemiz tarımsal üretim ve hayvancılık varlığı bakımından dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri iken, bugün başta hububat olmak üzere yaş meyve ve sebze hariç tüm tarımsal ürünleri ve eti dışarıdan ithal eder duruma düşürüldük. Bu gün işsizlik, yoksulluk sefalet birçok bölgemizde diz boyuna ulaşmıştır.

Yıllardan beri ülkede, ehliyetsiz ve liyakatsiz kadroların  yönetimine  terkedilen kurumlar ve tesisler halkın sırtında taşınması gittikçe zorlaşan birer kambura dönüşmüştür.

19 MART 2023 TARİHLİ İZMİR İKTİSAT KONGRESİ SONRASI BEKLENTİLER

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamakta olduğumuz 2023 yılının en anlamlı olayı kuşkusuz ki 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı yenileme seçimleridir. AKP nin tek başına veya ortaklarıyla 2002 Yılından beri 21 yıl süren iktidarında yaşanan olumsuzluklar, ülkemizde 2023 yılı seçimlerini çeşitli yönlerden çok önemli hale getirmiştir. Halkta büyük umut ve beklentiye yol açan husus, bu seçimler sonrası yaşanacak iktidar değişikliği ve uygulamaya konulacak yeni  ekonomik, sosyal, hukuksal  ve siyasal  içerikli plan, program ve politikalardır. 14 Mayıs 2023 Seçimlerinde iktidara en yakın siyasi bağlaşmanın altı partinin bir araya gelerek oluşturduğu “Millet İttifakı” olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle bu partilerin üzerinde anlaştıkları 30 Ocak 2023 tarihli “ORTAK POLİTİKALAR MUTABAKAT METNİ”nin yeni dönem beklentileri bakımından önemli bir kaynak oluşturduğu değerlendirilmektedir.

 

Doğan HATİPOĞLU

Müdafaa-Hukuk Vakfı

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.

Paylaş

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL

KAYIT OL

ÜYE GİRİŞİ

Zaten bir hesabım var

YENİ ŞİFRE

ÜYE GİRİŞİ